İzleyenleriniz var mı bilmiyorum. Show Tv'de, Cuma akşamları, Kızılcık Şerbeti isimli bir dizi yayınlanıyor. Oldukça da izleniyor. Dizide laik, isterse içki içen, mini giyen bir aile ile muhafazakâr, türbanlı, namazında, niyazında iki aile var ve olaylar bu iki açık - kapalı aile arasında geçiyor.
Yaşım icabı eski Türkiye'yi yani 60'lı yılları biliyorum. İlkokula 1965'te başladım. Açık - Kapalı diye bir deyim yoktu çünkü o yıllarda kimse şu andaki gibi türban takmaz; kimse şu andaki gibi başını örtmezdi. Sadece yaşlı teyzeler, anneanneler, istiyorlarsa başlarını başörtüsü veya yazmayla örter, ya çene altından fiyonk yapar, ya çenelerine sıkıştırırdı. Genç kızlar asla kapanmazdı. Hele hele ilkokula giden çocukların başının örtülmesi, yüzüne peçe takılmalsı (Bizim semtteki ilkokul öğrencilerinden bazıları peçeliler sanırım Afganlı vs.) filan asla yoktu.
Bana inanmayan 60'lı yılların, 70'li yılların Yeşilçam filmlerindeki kalabalık dış sahne çekimlerine baksın. Mesela Galata Köprüsü'nde, Beyoğlu'nda, Boğaz'da yürüyen kadınlar, senaryo gereği bir üniversitede okuyan genç kızlara baksınlar. Hiçbirinin başı kapalı değildir. O yılların en ünlü yıldızları olan Filiz Akın, Hülya Koçyiğit, Fatma Girik ve Türkan Şoray da keza. Bazen araba kullanırken rüzgarda saçları dağılmasın, gözüne gelip kaza yapmasına sebep vermesin diye eşarp takarlardı sadece.
GENÇ KIZLAR KOCAKARI GİBİ GİYİNİYOR
Türkiye'de kızların kapanması siyasal nedenlerle başlatıldı. Nasıl becerdilerse becerdiler. Birer, ikişer, üçer derken, baktım ki, çoğu kız yerlere kadar pardösü, kafalarında uzun başörtüleriyle kocakarı gibi giyinmeye başlamış. Bana kızacaksınız ama öyle. O örtüyü kafalarına geçirdiği an 20 yaş birden alıyorlar. Bildiğin "teyze" oldular. İhtiyarladılar. Üzülüyorum; insan bu hayatta bir kez 18 olur, bir kez 20'lerinde olur. Gençlik, güzellik zaten 40'ta bitiyor. Gençliğinizin, güzelliğinizin kıymetini bilin. Ne öyle nine gibi, kocakarı gibi kapanıyorsunuz?
Ben çocukken genç kızlar böyle giyinirdi.
Mutlu, neşeliydi.
Sonra böyle kocakarı gibi giyinip mutsuz oldular.
Kim der şu kız 18 yaşında?
Ya bunlar? Afganistan'daki kadınlar!
Bu kapalı işi, önce türbanla başlar, sonra yavaş yavaş "Oranı da kapat", "Buranı da kapat" derken çöp poşetinde dolaşmaya başlarsınız.
Ve toplumda
KAPALI KADIN - AÇIK KADIN
gibi bir deyim oluştu. Düşününce bana komik geliyor. Kapalıdan kasıt saçı kapalı demek, açıktan kasıt da saçları açık demek ama bilmeyen kapalı kadın - açık kadın denince, açıkların sokakta anadan doğma dolaştığını sanabilir.
Zamanla bu kapalı - açık konusu, ahlâki bir norma, ayrıma dönüştürüldü. Şöyle ki, kapalı kadınlar namuslu, ahlâklı, açık kadınlar namussuz, ahlâksızdılar! Öyle ya İslam dininin kutsal kabul edilen kitabının bir ayeti yani koskoca Tanrı kadınlara saçlarını kapatmasını emrediyorsa, ne hakla Tanrı'nın emrine karşı çıkardınız? Bu ünlü ayet Nur Suresi denilen bir ayetti ve hiçbir kadın sebebini sorgulamamıştı."Niye acaba? Allah saçlarımızın görünmesinde ne gibi bir sakınca görmüş olabilir?" diye merak etmemişti.
Ben, kâinatın bir yaratıcı varsa da, yoksa da, bir miktar akıl, zekâ ve beyin verilen bir canlı türü olarak; merak ettim ve Şu blog yazımda (tıkla) kendi görüşlerimi, sebepleriyle, örnekleriyle uzun, uzun anlattım. Bloğumun da en çok okunan yazılarından biridir. Uzun olduğundan yavaş yavaş, günlere, saatlere bölerek okumanızı naçizane öneririm.
O uzun yazımı okumaya üşenirseniz, özetle şöyle demiştim:
1) Muhafazakârlar, saçları kapatmanın Allah'ın emri olduğuna inanıyorlar. Allah'ın emriyse;
2) Bu emrin arkasında yatan mantıklı bir sebep, gerekçe olmalı. Koskoca Tanrı, hiçbir şeyi durduk yere, öylesine, canı istediği için yasaklamaz yani "Yahu dur şu kadınlara gıcıklık olsun saçlarını örtmeden sokağa çıkamasınlar diyeyim." 😁😌😂demez. (Örneğin hırsızlığı yasaklamıştır çünkü kötü bir şeydir. Haksızlıktır, insanları mağdur eder, cinayetlere yol açar, düşmanlığa sebep olur, kötü örnek teşkil eder vs. daha da açabilirsiniz. Hoş, Tanrı yasaklamasa da insanlar hırsızlığı yine yasaklardı çünkü akıl ve mantık hırsızlığın kötü bir şey olduğunu bize öğretir.)
3) Bu emrin arkasında yatan mantıklı gerekçe belli ki; kadınların saçlarının erkek cinsi için tahrik edici olması. Şimdi bunu açıyorum:
- Yani, erkek, kadının saçından tahrik olacak,
"Ay! Ne güzel saçları var! Dur şuna aşık olayım; eşimi aldatayım, eşimin saçları bu kadar güzel değil😁😁😂 ve eşini aldatacak;
"Ay! Ne güzel saçları var! Dur şuna tecavüz edip, öldüreyim. Kim bilecek?"
diyecekti. O yüzden de sevgi pıtırcığı Tanrı'mız kadınları erkeklerin şerrinden korumak için saçlarını kapatmasını emretti.
Bu kadar basitti.
Bu durumda, saçını kapatmayan kadın da
" Saçım açık olsun da Ayşe'nin kocası bana aşık olsun; kadını kocasından ayırayım."
ya da
"Saçım açık olsun da, erkekler tahrik olup bana tecavüz etsin çünkü ben orospuyum, aranıyorum."
oluyordu!
Şimdi buraya kadar hemfikir miyiz? Hemfikirsek, şimdi durumun mantıksızlığını ve çelişkilerini yine madde madde anlatmıştım:
1) Kadının saçları tahrik unsuruysa, gözleri, kaşları, dudakları, yanakları daha çok tahrik edicidir. Tanrı neden, yüzünüzü, gözünüzü, dudağınızı da peçeyle kapatın dememiş? Üstelik saçını kapatanlar, yüzlerini, gözlerini, dudaklarını rujla, rimelle, maskarayla, allıkla, bin türlü şeyle erkekler için tahrik edici hale getiriyorlar. Hop! Tanrı'nın emrinde çelişki ve mantıksızlık kabak gibi ortaya çıktı. Peki koskoca Tanrı çelişkili, mantıksız emirler verir mi?
2) Kadının saçları tahrik unsuruysa, tecavüze uğrayan erkek çocukları ne yapacağız? Koskoca Tanrı, erkeklerin tecavüze uğraması için niye tedbir suresi yazmamış? Hani erkeklerin türbanı? Yine Tanrı'nın emrinde çelişki, eksiklik ve mantıksızlık çıktı mı? Koskoca Tanrı çelişkili, eksik, mantıksız karar alır mı?
3) Kadının saçları erkek için tahrik unsuruysa, bebeğe, kendi kızına, kendi bacısına, baldızına, yengesine, kediye, köpeğe tecavüz eden orospu çocuğu erkekler için koskoca Tanrı niye bir tedbir suresi göndermemiş? Onları kurtaracak bir başörtüsü ayeti yok mu? Hop! Yine eksiklik, çelişki, mantıksızlık. Tanrı böyle çelişkili, mantıksız şeyler yapar mı?
4) Suudi Arabistan, Mısır, Afganistan, Pakistan, Irak, vs. gibi kadınların çoğunun "kapalı" olduğu ülkelerde de kadınlara tecavüz ediliyor. Türban takmak, burka giymek, çarşaf giymek kadına tecavüzü önlemiyor. Yani koskoca Tanrı'nın tedbiri bir halta yaramıyor. İşe yaramayacağını bile bile niye saçlarını kapattırsın?
5) Diyelim ki, saçlarımız erkekleri tahrik ediyor. Peki bu durumun yani erkeğin sapıklığının cezasını niye biz kadınlar çekiyoruz? 40 derece sıcakta saçlarımızı rüzgarın püfür püfür esintisinden, oksijenin iyileştirici, saçları havalandırıcı, kokmasını engelleyici gücünden, D vitamininin sağlığımıza faydasından mahrum ederek Tanrı, erkekleri değil kadınları cezalandırıyor? Niye böyle bir adaletsizlik, haksızlık yapsın?
6) Saçları kapatmanın namus, ahlâk simgesi olmadığını da polis kayıtları, gazetedeki cinayet haberleri, Müge Anlı programları bize ispatlıyor. Ne bir kadın saçları açık olduğu için orospu, ne de bir kadın saçları kapalı olduğu için namuslu oluyor. Namus da, ahlâk da karakterle ilgili bir konu. Saçları açık olup beş vakit namaz kılan, oruç tutan da var; saçları kapalı olup; sevgilisine kocasını öldürten de. Sonuçta namus soyut bir kavram, başörtüsü ise kendisine namus gibi soyut bir kavramın yükletildiği kenarları 1 metre olan bir kumaş. Kızılcık Şerbeti dizisinde bir tek bu konuyu hakkıyla vermişler. Şöyle ki, Görkem diye bir karakter var. Dr. Jeykıll & Mr. Hyde gibi gündüz başka, gece canavar değil ama gündüz türbanında, hanım hanımcık takılıyor, gece bara gidip adam kaldırıp, yatağa atıyor, tek gecelik ilişki yaşıyor! Yani türban bir maskedir diyorlar ve gerçekten de öyle. İstisnalar ise kaideyi bozmaz.
7) Eşcinsel erkekler, erkeklere aşık oluyor. O halde erkeklerin de namuslarını korumaları için saçlarını örtmesi neden emredilmemiş? Bu yine mantıksızlık, çelişki. Tanrı da mantıksız, çelişkili kararlar vermez.
Kızılcık Şerbeti dizisinde laik karakteri temsil eden Kıvılcım,
"Ben kimsenin kapanmasına karşı değilim"
diyor. Ben karşıyım. Niye kapansın yahu? İşte yukarıda madde madde mantıksızlıklarını, çelişkilerini saydım. Koskoca Tanrı mantıksız, çelişkili, garip emirler emretmeyeceğine göre, zaten tüm dinler de akıl hastalığı, masal, efsane, rivayet olduğuna göre, niye bir genç kız, kendisini kocakarıya benzetsin?
Saygı duy.
Abuk sabukluğa, akıl hastalığına niye saygı duyayım yahu? Kıvılcım, keşke benim gibi biri olsaydı. Onlar abuk sabukluğa saygı duydukça, hiçbir genç kız neden hayatının baharında kocakarı gibi giyinmek zorunda olduğunu anlayamayacak.
Bakın; binlerce yıl önce Güney Amerika'da yaşasaydınız genç kız iseniz İnkaların, Azteklerin sunaklarda Tanrı'lara kurban edilecektiniz ve ona saygı duymamı isteyecektiniz.
Hela taşının Allah ile konuştuğunu söyleyen birine mesela niye saygı duyayım? Deli miyim? Duymuyorum.
Nihat Hatipoğlu Ramazan sohbetinde "Boynuzlu hayvanlar ahiret günü boynuzlarından ötürü sorguya çekilecek" demişti. (Hiç unutmuyorum, arşivi varsa üşenmeyen bulur, izler) Hayvanı boynuzlu yaratan Allah! Kendisini koruması için boynuzlu yaratmış. Niye sorguya çeksin? Hayvan demez mi "Beni boynuzlu yaratan sensin, neyi mi sorguya çekiyorsun?" Ha şimdi bu geri zekalılığın nesine saygı duyayım?
Sayfamda dinlerin akıl hastalığı olduğunu ispatlayan bir dolu polis kayıtlarına geçmiş, haberlerde yer almış, videoları olan örnek var. Şuradan tıklayabilirsiniz Tüm bunları okuyup saygı duyanınız var mı? Mesela tarikat liderinin çişini içip, bokunu yiyip ölenlere inanmasam da saygı mı duyacağım? Hiç de duymuyorum.
Tüm dinlerin ritüelleri vardır, Hristiyan Haç çıkartır, bebeği vaftiz eder, Yahudi kafasına takke takar, hiçbirine saygı duymuyorum. Çünkü deliliğe saygı duyamıyorum. Geri zekalılığa tahammül yok.
Bloğumda çok yazı yazdım bu konuda. Umarım bir kişiyi ikna edebilmişimdir. İkna olmayanlara tavsiyem bulundukları şehirdeki ruh ve sinir hastalıkları hastanesine giderek "Peygamber" hatta kendisini "Tanrı" (Twitter'da bir psikiyatr doktorun hastasıymış) sananlarla konuşsun. Boğaziçi mezunu stajyer psikolog bana aynen şöyle demişti:
" Her gün bir sürü peygamberle konuşuyorum" 😁😁😁
Peygamberlerin dolayısıyla dinlerin nasıl ortaya çıktığını hâlâ da anlamazsa kendisinde bir IQ (zekâ) sorunu vardır.
Ha, yine de gökyüzünde, görünmez ama yüce, sevgi pıtırcığı bir varlığa dua edebilirsiniz bakın buna saygı duyarım; ben de dua ediyorum. Yani tam olarak akıllı sayılmam. Namaz, oruç filan ona da saygı duyabilirim ama gencecik kızların ve çocukların kafasını kumaşla örtüp, kocakarı gibi giyinmesine hiçbir zaman saygı duyamayacağım kusura bakmayın. Saygı duyamayacağım derken sokakta görünce onlara saldırıyorum sanmayın😁😁😁 Manyak değilim; en sevdiğim komşum da türbanlı. Benim deist olduğumu da biliyor. Üzülüyorum; keşke açsa saçlarını, rüzgarda salsa, oh mis! Kısa kollu da giyse, dizinin azıcık üstünde mini de giyse, ayağında stilettolar, bir gören dönüp bir daha baksa ama işte dinlere inandığı için yapamıyor.
Bir de sırf bu başörtüsü yüzünden ülkeyi AKP'nin eline düşürdüler? Bugün ülke sığınmacı işgali altındaysa hep bu başörtüsü abuk sabukluğu yüzünden oldu. Mis gibi ülkeydik, ne başını örten vardı, ne bir şey. Yüzyıllar sonra tarih kitapları;
"Türkiye, 60'lı, 70'li yıllarda mis gibi bir ülke iken bir başörtüsü sorunu çıkartıp, ülkeyi mahvettiler, ülke çöktükten yüz yıllar sonra kimse bu abuk sabuk başörtüsü sorununun nasıl başladığını hatırlamadı bile."
diye yazacak ve "Kumaş" yüzünden çöken ülke olarak Guinnes rekorlar kitabına geçeceğiz.
KADIN, SAÇ, TÜRBAN
TÜM DİNLER AKIL HASTALIĞIDIR